İnsan genlerinin kalitesini düzeltmeyi amaçlayan tüm etkinlikler öjenik diye tanımlanırlar. Öjenik sağlıklı nesiller yetiştirmeyi hedef almış bir akımdır. Öjeni (Irk ıslahı bilimi), daha mükemmel ve üstün insan toplulukları meydana getirmeye çalışan politikalar belirlemeyi hedefler. Evlilik muaynesi, kısırlaştırma, seçilmiş kişiler arası cinsel birleşme, farklı ırklarla evlilikten kaçınma ve göç politikaları gibi politkalarla ırkın saffet ve gücünün korunması öjeninin asli özelliğidir.
Doğanın “doğal ayıklama” ve “iyi olanın yaşaması” gerçeğine dayanan öjeni düşüncesi, fiziki özelliklerin yanı sıra karakter ve kişilik özelliklerinin de genetik olarak edinildiğini ve fiziksel özelliklerle birlikte geçtiği gerçeğinden hareket eder.
Toplumda iyi soy (pozitif öjeni) özelliklerine sahip olanların sayısının çoğalması, kötü soy (kakojen) özelliklere sahip olanların ise sayısının azaltılması, öjenik ideallere temel oluşturur.
İyi soy özelliklerine sahip ailelerin vergi indirimi, aile yardımı vs. gibi araçlarla çocuk sahibi olmasının özendirilmesi, üremesi sakıncalı olan insanların ise doğum kontrolü, zorunlu kısırlaştırma ve kürtaj gibi yöntemlerle çoğalmalarının engellenmesi, öjeninin daha bir insan ırkı yaratmak için kullandığı yöntemlerdir.
Öjenik politikalar, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyılın ortalarına kadar Almanya'dan Fransa'ya, sosyal demokrat İsveç'ten Sovyetler Birliğine kadar bir çok ülkede yaygın olarak uygulanmış ve bilimsel nüfus planlamasının bir aracı olarak kısırlaştırma vb. Araçlarla nüfus kalitesinin arttırılması amaçlanmıştır.
Bilimsel olarak doğru olan bir şeyin, ahlaki olarak yanlış olması düşünülemez. İnsanın dünyada yaşayabilmesi için doğaya egemen olması şarttır. Doğaya egemen olmasını bilmeyen yaratıklar, varlıklarını koruyamamışlardır. Doğa onları, kendi unsurları içinde ezmekten, boğmaktan, yok etmekten ve ettirmekten çekinmemiştir.
Bu yüzden tabiat kanunlarından, dolayısıyla da ırk ıslahı politikalarından kaçış söz konusu olamaz.
Öjeni, sağlıklı bireyler, düzenli, disiplinli, programlanmış, saf ve iyi özelliklere sahip bir toplum düzeni ve halk birliği sağlanmasında bir araçtır.
Kalıtımla ilgili gerçekler bilimsel ilgi alanına girmeye başladığı tarihten bu yana, bilim ve siyaset çevrelerinde öjenik olanlarla, yani insan neslinin soyaçekim yoluyla ıslahının mümkün olduğuna samimiyetle inananlarla, anti-öjenikler yani arasında bir tartışma süregelmektedir. Ancak genetik bulgular, öjenikçileri haklı çıkarmaktadır.
Bu alandaki tartışmaların etkileri doğrudan doğruya hükümet politikalarına, istihdamın nasıl düzenleneceğinden, ülkeye göçmen olarak kimlerin kabul edileceğine; kimlerin evlenmeye ve nesillerinin yeniden üretmeye hakları olduğuna kadar yansımaktadır.
Kalıtımın öneminin 20. yüzyılın başında anlaşılmasıyla, Münih Üniversitesi'nde yürütülen psikiyatrik genetik çalışmalarının sonucu olarak, Naziler 1933'te ruhsal rahatsızlığı bulunan insanların kısırlaştırılmaları yasasını çıkarmışlardır. 1933 yılında çıkartılan bir yasa ile 350 bin akıl hastası, 30 bin çingene ve yüzlerce zenci çocuk, hadım etme, x ışınları ve enjeksiyon gibi yöntemlerle kısırlaştırıldılar.Bir Nazi subayı, "Nasyonal sosyalizm uygulamalı biyolojiden başka bir şey değildir." diyordu.Hitler Alman toplumunun sağlıklı insanlardan oluşan bir toplum haline gelmesini amaçlayan bu politikalarının yanı sıra bir yandan da öjeninin bir diğer şartını yerine getiriyordu. Alman ırkının en seçkin bireylerinden seçilen erkek ve kadınlar, ilişki kurup çocuk yapmaya teşvik ediliyorlardı.
Yine bu bilimsel çalışmaların sonucunda, gerek ABD'de de gerekse Kuzey Avrupa ülkelerinde ruhsal rahatsızlığı olanlar, 1970'lerin ortalarına kadar kendi istemlerinin dışında kısırlaştırılıyorlardı. 20. Yüzyılın başlarında Amerikan Psikoloji Birliği'nin kendisine yüklediği en önemli görevlerden birisi, Amerikan toplumunun zeka seviyesini koruyabilmek için Beyaz ırkın zencilerle karışmasının önüne geçmeye çalışmaktı.
17 Nisan 1933'de Milli Eğitim Bakanlığınca yayınlanan biyoloji kitabında öjeniyle ilgili olarak şunlar söylenmektedir:
“Kıymetli evsaf ve hususiyetler ailelerde nesilden nesile devam eder. Üstün meziyetleri ile toplumda mümtaz mevkiler tutmuş insanların çoğunun aile tarihleri incelendiğinde bu meziyetlerin o ailenin bir çok ferdinde ortaya çıktığı görülür.
... Eğer akılca zayıf, ırsi (kalıtsal) hastalıklara sahip kimseler ayrı müesseselere toplatılarak orada uygun işlerle meşgul edilse, onlara iyi bir hayat temin olunsa, yalnız üremelerinin önüne geçilse toplum bir çok zararlı nesilden kurtulmuş olurdu.”
16 Eylül 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder